Dünyadaki 230 milyon bilgi işçisi bitkin düşmüş durumda. Modern hayat sonu gelmez bir e-posta, bildirim, mesaj, alarm, çerez, veri ve bilgi kakofonisinden oluşuyor. Yüzde 70’imiz uyandığımız andan itibaren 30 dakika içinde telefonumuza bakıyoruz. Tüm bunlar strese sebep oluyor. Cihazlarımızdaki birçok sayfa ve sayfalardaki birçok uygulamada birçok bildirim söz konusuysa işe nerden başlayabiliriz? Bize kim yardım edecek?
Neyse ki, neredeyse hepimizin bir kişisel asistanı var. Bu asistan cihazınızdaki bir yazılım: Akıllı asistan (Intelligent Assistant: IA). Bu asistanları laptoplarımızda (Microsoft’un Cortana’sı), telefonlarımızda (Google Asistan, Apple’ın Siri’si, Samsung’un Bixby’ı) ve akıllı hoparlörlerimizde (Amazon’un Alexa’sı, Baidu’nun Little Fish’i) taşıyoruz. Hatta muhtemelen bunların yalnızca bir tanesine değil, daha fazlasına sahipsiniz. Bugün dünyada IA ile çalışan tahmini bir milyar cihaz mevcut. Birleşik Krallık ve ABD’deki akıllı telefon penetrasyonu yüzde 70’e yaklaşırken sadece birkaç yıl içinde insan sayısı kadar asistan olacağına inanmak hiç de zor değil. Yakında milyarlarca insanın 7/24 asistanı olacağı fikri hayret verici.
Bu değişimi gerçekleştirenler elbette teknoloji devleri. Akıllı asistanlar bu devlerin öncelikleri arasında. Google Asistan, I/O 2018 etkinliğinde restoranlarla ve kuaför salonlarıyla yaptığı telefon görüşmelerindeki yapay olduğu anlaşılmayan sesiyle kalabalığı büyüledi. Siri artık aktivitelerinizi ve programınızı temel alarak tavsiyelerde bulunuyor. Alexa genel kullanıcı isteğini anlamaya başlıyor. Google’ın dijital billboard’lardaki dev reklam sloganı artık “Make Google do it. (Bırakın Google yapsın.)”
Tüm bunlara rağmen, akıllı asistanlar henüz tam olarak benimsenmedi, ve oyun birçoğumuzun tahmin ettiği şekilde değişmedi. Akıllı asistanlarımızı hâlâ ayda sadece birkaç dakika boyunca kullanıyoruz. Bu yazılımların bize ciddi anlamda zaman kazandıracağı, verimliliğimizi artıracağı fikri henüz iş insanları ya da daha genel düşünecek olursak, toplum tarafından ciddiye alınmıyor. IA’ler neden bizim için daha çok çalışmıyor? Şimdi akıllı asistanların gerçekte yapabileceklerinden bahsedelim.
Günümüzde akıllı asistanlarımıza dar bir görev yelpazesinde talimatlar veriyoruz. Fakat aslında bundan çok daha fazlasını yapabilirler. Farklı üreticiler ürünlerini farklı şekillerde tanımlasa da aslında bu ürünlerin önemli ortak noktaları var:
Ayarlarınızı değiştirir: “Uçuş modunu etkinleştir.” ya da “iPhone’umu bul.”
Gününüzü planlar: “Bana o faturayı göndermeyi hatırlat.” ya da “Sabah 9’a toplantı ayarla.”
Bilgi edinmenizi sağlar: “Dünya Kupasını kim kazandı?” ya da “‘Me gustaría entender.’ cümlesini çevir.”
Görevleri yerine getirir: “Woods Hill Table’da akşam yemeği için rezervasyon yaptır.” ya da “Tekrar tortilla cipsi sipariş et.”
Sizi eğlendirecek aktiviteler yapar: “Radiohead’den ‘OK Computer’ı çal.” ya da “Dünkü fotoğrafları göster.”
İletişim kurar: “Andrew’u ara.” ya da “Susan’a beş dakikaya orada olacağımı söyle.”
Akıllı asistanların geniş çaplı kapasiteleri engin aplikasyon ekosisteminden gelir (6,2 milyon aplikasyon). IA’ler yapacakları şeyler için aplikasyonları (ya da Alexa’nın kullandığı tabirle “beceriler”i) kullanır. IA bir isteği alır, bunu gerçekleştirmek için uygun aplikasyonu seçer ve seçtiği aplikasyonun isteği gerçekleştirmesini nasıl sağlayacağına karar verir. En basit şekliyle, IA yalnızca aplikasyonu açar (“Siri, Fotoğraflar’ı aç”). Ses ile etkinleştirilen komutlar daha spesifik biçimde kullanıldığında değer katmaya başlar. Örneğin bir “deep link” (sizi içeriğe götüren link) ile: “Geçtiğimiz Mayıs’tan fotoğraflar göster.” ya da “Susan’a geç kalacağımı söyleyen bir mesaj gönder.” Bir başka deyişle akıllı asistanlar, aplikasyonların fonksiyonelliğini, yönetimsel know-how’larının yapı taşları olarak kullanır.
Bu yüzden IA’ler bugün bile bu kadar güçlü, ve artık Alaaddin’in lambasındaki cini daha çok çağırmamız gerekiyor. Aplikasyon ekosistemi engin ve zengin, zira mevcut aplikasyonlar müthiş çeşitlilikteki insan ihtiyaçları ve isteklerini karşılıyor. Akıllı asistanlar bu muazzam kaynaktan faydalanır. Telefonunuzdaki aplikasyonların listesi akıllı asistanınızın kabiliyetlerini anlatmanın başka bir yolu, bir nevi IA’inizin özgeçmişidir.
Peki akıllı asistanları neden kullanmıyoruz?
Bugüne kadar geliştirilen donanım ve yazılımlar söz konusu görevi pek başaramadı. Siri, iPhone 3 çıktığından beri (2009) var, fakat hiçbir zaman güvenilir bir zaman kazandırıcı ya da verimlilik artırıcı olmadı. Dokuz yıl sonra daha iyi durumdaki daha çok sayıda uygulama ile oluşan koordine bir aplikasyon ekosistemi ve giderek artan proses gücü, var olan performans kusurlarının birçoğunu kapattı. Artık bu ürün, uygulanabilir olmanın çok daha ötesinde.
Dolayısıyla buradaki tıkanıklık bunların günlük kullanıcılarından, yani bizden kaynaklanıyor.
IA’inizin gücü hangi sayıda faydalı becerileri olduğu ve bunları ne ölçüde kullandığına yönelik bir fonksiyondur. Önceden yüklenmiş aplikasyonların tüm meziyetlerinin farkında olarak, ek aplikasyonları proaktif ve stratejik olarak seçerek beceri setini genişletebilirsiniz. Bu becerileri kullanmak için akıllı asistanlar sayesinde gelen rahatlık ve onlar hakkındaki bilgimiz üzerine çalışmalıyız. Zira makinelerle olan simbiyotik ilişkimiz bizim de uyum sağlamamızı gerektirir. İnsan olmayan aracılarla konuşurken daha az utangaç hissetmek için biraz duygusuz, umursamaz olmamız gerekiyor.
Gizlilik ve veriye ilişkin endişeler, bazı kişilerin akıllı asistanları kullanmaktan çekinmesine yol açıyor. Cambridge Analytica ve GDPR bu yıl ortaya çıkan ve bu tür endişeleri daha da artıracak müthiş gizlilik hikâyelerinden. Kullanışlılık ve gizlilik arasındaki gerilimi bilinçli ya da bilinçsiz, hepimiz hissediyoruz. Mary Meeker bu durumu “gizlilik paradoksu” olarak tanımlar: İnternet şirketleri düşük fiyatlı ürünleri iyileştirmek için verileri kullanır, böylece kullanıcılar o platformlarda daha çok zaman harcayarak daha cezbedici ürünler oluşturulmasına ve regülasyonların artırılmasına önayak olurlar. Fakat eğer son söz sahibi regülatörler değil tüketicilerse, kullanışlılık mutlaka kazanacaktır. Her çeyrekte 10 milyon akıllı hoparlör satın alıyoruz ve bu cihazlar doğası gereği, yaşadığımız yerde ağzımızdan çıkan her sözcüğü dinliyor. Gün geçtikçe bu fikre alışıyoruz.
Aynı zamanda akıllı asistanların bizim için yapabileceklerini anlamalı, ve buna yönelik olarak IA kabiliyetlerini düşünmenin bir yolunu bulmalıyız. Bunu şu şekilde düşünebilirsiniz: IA’ler ihtiyacınıza uygun şekilde isabetli aplikasyonlar açarak favori donanımımızı (akıllı telefonlar, laptoplar, akıllı hoparlörler) daha etkili bir şekilde kullanmamıza yardımcı olur. Artık hepimiz rahatça aplikasyon kullanıyoruz. Akıllı asistanları bu şekilde düşünmek barındırdığı potansiyeller fikrini daha erişilebilir kılarken, aynı zamanda ürkütücülüğünü azaltır.
Sırada ne var?
Akılı asistanlar yakında çok daha fazla şey yapıyor olacak.
Bugünün çoğunlukla reaktif olan IA’leri artık proaktif olacak. Şimdiye dek bunun birkaç belirtisini gördük. Bir IA sizinle ilgili çeşitli domain’lerde sahip olduğu verileri tavsiyede bulunmak için bir araya getirerek bunu başaracak. Örneğin IA o günün eşinizin doğum günü olduğunu görecek (Bu bilgiyi takviminizden alacak.) ve eşinizi aramanızı önerecek; yeni bir şehirde olduğunuzu fark ederek size yakınlardaki iyi restoranları (oraya nasıl gideceğinize yönelik yol tarifleriyle birlikte) önerecek. Önümüzdeki sonbaharda Siri farklı aplikasyonlardan (Shortcuts [Kısayollar] denen) aksiyonlar edinebilecek. Örneğin Siri’ye “Eve gidiyorum.” diyeceksiniz ve o size yol tarifi verecek, ailenize eve geldiğinizi bildiren mesajlar gönderecek, termostatı ayarlayacak ve tüm bunları bir ETA ile özetleyecek.
Daha da önemlisi, IA’ler fiziksel, duygusal ve zihinsel sağlığımız açısından da bize yardımcı olacak. Faydalı, duyarlı tavsiyelerde bulunmak için doğru ipuçlarını birleştirecekler: Kalp atış hızı, harcama alışkanlıkları, konum, sosyal medya kullanımı, akıllı telefon kullanımı, söylediğimiz ve yazdığımız şeyler… Akıllı asistanlar aynı zamanda öğrenme, bilişim ve bilgiye ilişkin tavsiyeler sunarak bireysel ve kolektif insan kabiliyetini geliştirmeyi sağlayacak. IA’lerin sunduğu tavsiyelere uyabilir ya da uymayabiliriz, nitekim kontrol ve güç hissimizi korumamızı sağlayacak son bir doğrulama adımı var.
Duplex demosu tavsiyelerin çok daha ötesine geçti. IA doğru restoranı aramak ve sonrasında işi insana bırakmaktansa, orada geri çekilmeyerek tüm konuşmayı yürüttü. Bu bir ölçüde, birçok insanın rahatsız olmasının sebebi. Google bunu tam sürat devam ettirerek gazetecileri birkaç hafta önce Duplex’in canlı demolarıyla şaşkınlığa uğrattı. Bu gelişmeler bizi bazı önemli sorularla yüzleşmek zorunda bırakıyor. Yönetici (admin) nedir? Hangi tür görevler bizim altımızda bulunur? Etkililik ve kontrol arasındaki doğru dengeyi nasıl kurabiliriz? Yapay zekanın şeklini çizdikçe, insan zekası ve insanlık derken aslında neden bahsettiğimizi yeniden şekillendiriyoruz.
IA’ler gelecek yıllarda insan davranışını önemli ölçüde değiştirecek. Geleceği düşünen bir profesyonel olarak bunun farkında olun, öngörülü davranın, ve bunu deneyimleyin. Üstelik yapay zekanın doğal dil işlemeden tutun, geribildirim mekanizmalarına ve makine öğrenimine kadar çok daha büyük anlamda faydalarını göreceksiniz. Daha iyi bir asistanınız olduğunu düşünecek, daha az yorulacaksınız.
Yazar: Marc ZEO-SANDERS
Kaynak: Hervard Business Review